Keçiören Evde Masaj Hizmeti – Masör Ece
Keçiören Evde Masaj Hizmeti – Masör Ece
Keçiören Evde Masaj beni pazartesi günü Üniversite yurdunda beklediklerini söyledi. Leibniz üzerindeki çalışmalarında kendilerine yardımcı olacağımı umuyorlarmış. Sartre’ın odasına girerken, biraz ürküyordum. Odanın her yanında yağınla kitap vardı. Bütün köşeler sigara izmariti doluydu. Odada, sigara dumanından göz gözü görmüyordu.
Sartre, beni çok rahat bir tavırla karşıladı. Pipo içiyordu. Nizan, hiçbir ÅŸey söylemeden, çarpık gülümseyiÅŸinin bir ucuna kıstırdığı sigarasını nefesliyor ve kalınca camlı gözlüklerinin peÅŸinden, konuÅŸmaktan,çok düşünmeyi seven bir hava içinde beni süzüyordu. Tüm gün boyunca, içimdeki korkuyu sürükleyerek, “metafizik üzerine risale”yi irdeleyip durdum. AkÅŸam, Herbaud beni eve götürdü.
Keçiören Evde Masaj her gün gidiyordum oraya. Kısa sürede yumuÅŸamaya baÅŸladım. Leibniz canımızı sıkmaya baÅŸlamıştı. Onu yeterince öğrendiÄŸimize karar verip, bir yana bıraktık. Sartre, kesin yargılara ve görüşlere varmış olduÄŸu, Rousseau’nun Toplumsal SözlKeçiören’sini açıklamayı üzerine aldı. DoÄŸrusunu isterseniz, tüm yazarlar ve tüm konular hakkında, içimizde en bilgili olan Sartre’dı. Biz, onu dinlemekten baÅŸka bir ÅŸey yapmıyorduk. Ben kimi zaman onunla tartışmak ister; onun görüşlerine karşı çıkabilmek için kafamı zorlar dururdum. “sinsi kedinin biri bu kız!” Herbaud gürlerdi.
Nizan, büyük bir dikkatle tırnaklarını incelerdi. Sartre ise, dediklerimi her süre bana karşı kullanıp, beni kendi görüşlerimle alt etmesini pek iyi bilirdi. Onun yanında, herhangi bir kopukluk duyma olanağı yoktu; ne yapar yapar, bilgisinden bizleri yararlandırmanın yollarını bulurdu. “Sartre, hariKeçiörende bir eÄŸitici” diye yazmışım günceme. Onun bildiklerini böylesine bol keseden çevresine aktarması beni ÅŸaşırtırdı. Çünkü, toplantılarımız ona yeni aslabir ÅŸey getirmiyordu. O ise, karşılığını hiç düşünmeksizin, saatlerce kendinden verip duruyordu. ÇoÄŸunlukla çalışmalarımızı sabahlan sürdürüyorduk.
Keçiören Evde Masaj
Keçiören Evde Masaj veya Montsouris Parkı yakınlarındaki Chabin’de yemeÄŸimizi yedikten sonra, epeyce gezip dolaşırdık. Porte d’Orleans’da panayır kurulmuÅŸtu. Langırt makinelerinde oynar, minyatür futbol maçları yapar yahut niÅŸan alırdık. Bir keresinde ben ÅŸans çarkından dev gibi pembe bir çiçeklik kazandım. Ikış-tıkış, Nizan’ın ufacık arabasına doluÅŸur, Paris’i dolaşırdık. Kaldırımlara serilmiÅŸ kahvelerde durur, birer bira içerdik. Ecole Normale’deki yatakhaneleri ve öğrencilerin çalışma odalarını dolaÅŸtım ve artık töre sayılan dama tırmanma iÅŸini de baÅŸardım. Bu kaçamaklarımız esnasında, Sartre’la Herbaud avaz avaz ÅŸarkı söylerdi. Genellikle sarkılan kendileri uydururlardı. Descartes’ın bölüm baÅŸlıklarından birini, “Tanrı hakkında: onun varlığı mevzusunda nerede daha kapsamlı kanıt vardır”ı ÅŸarkı haline getirmiÅŸlerdi. Sartre’ın çok güzel sesi ve geniÅŸ bir repertuvarı vardı. Old Man River’ı ve o günlerin Keçiören olan tüm caz ÅŸarkılarım bilirdi. Ecole Normale’de, komiklikleriyle ün yapmıştı.
Yıllık öğrenci gösterilerinde, okul müdürü Mösyö Lanson’un taklidini yapmak hep Sartre’a düşerdi. Güzel Helena’da ve 1900’lerin duygusal operetlerinde de büyük basan saÄŸlıyordu. GmeÅŸhurk çalışmamızın büyük yükünü kendi omzuna alıp tamamlamış olduktan sonrasında, Sartre, bir plak koyardı. Sophie Tucker’ı, Layton ve Johnstone’u, Jack Hylton’u, Reveller grubunu ve zenci ÅŸarkılarını dinlerdik. Sartre’ın odasının duvarları, her gün yeni çizilmiÅŸ resimlerle donanırdı: metafizik hayvanların resimleri, Eugene’in son serüvenleri duvarları doldururdu. Mizan, papaz kılığında veya Tirol ÅŸapka giymiÅŸ pantolonunun kıçında Spinoza’nın tekmesinin izini taşıyan Leibniz’in resimlerinde uzmanlaÅŸmıştı.
Son yorumlar