Keçiören Mutlu Son Masaj Salonu

Keçiören Mutlu Son

Dominik’le bir anlaşma yapmıştık. Kendi kemanım Tottenham Court Road metrosundaki Ankara Keçiören Mutlu Son kavgada kırıldığı için bana yeni bir keman alacaktı, karşılığında da ona kırda keman çalacaktım. Bir sonraki özel performansımızdaysa tamamen çıplak çalmıştım. Bu bir yabancıdan gelebilecek utanmazca bir istekti ama bu fikir o zamanlar açıklayamadığım bir şekilde beni heyecanlandırmıştı. Dominik bende, benim kendimde henüz göremediğim keçiören mutlu son bir şey görmüştü. Henüz keşfetmeye bile başlamadığım ahlaksızlık ve arzu. Bana hem zevki hem de acıyı tattıran yanım.

Gerçekten de sözünde duran Dominik eski, kırık kemanımın yerine bana Bailly aldı. Provalar için yedek kemanlarım olsa da o günden beri bütün konserlerde o kemanı çalıyorum.

Ama Dominik’m hediyesi benimle çok uyumluydu. Başka hiçbir enstrümanda aynı ton yoktu, hiçbiri elime onun gibi oturmuyor, çenemin altında mükemmel biçimde durmuyordu. Bailly’yi çalmak kaçınılmaz olarak aklıma Dominik’i getiriyor, Dominik’i düşün­mek de beni kusursuzca çaldığım o yere götürüyordu. Zihinsel olarak gözden kaybolma oyunu; bedenim zihnimden arınıyor, aklım bir hayale dalıyor. Müziğin canlandığı ve artık çalmanla gerek kalmayan bir hayal bu. Yayı tutan elim benim yerime tellere dokunurken ben hayallerime dalabiliyorum.

Ankara Keçiören Mutlu Son

Simön bana yeni bir keman almak istedi. Daha berrak tonlu modem enstrümanları daha çok seviyordu ve yeni bir şeyler dene­memi istiyordu. Hayatıma hâlâ bir şekilde renk veren Dominik’e dair her şeyden arınmamı keçiören mutlu son istiyordu sanld. Bailly’yi değerinin on katı fiyatına değiştirmem için sponsor ve enstrüman üreticilerinden teklifler de alryordum tabii ki.

Keçiören Mutlu Son

Ama Dominik’m hediyesi benimle çok uyumluydu. Başka hiçbir enstrümanda aynı ton yoktu, hiçbiri elime onun gibi oturmuyor, çenemin altında mükemmel biçimde durmuyordu. Bailly’yi çalmak kaçınılmaz olarak aklıma Dominik’i getiriyor, Dominik’i düşün­mek de beni kusursuzca çaldığım o yere götürüyordu. Zihinsel olarak gözden kaybolma oyunu; bedenim zihnimden arınıyor, aklım bir hayale dalıyor. Müziğin canlandığı ve artık çalmanla gerek kalmayan bir hayal bu. Yayı tutan elim benim yerime tellere dokunurken ben hayallerime dalabiliyorum.

Bir kadın şaşkınlıkla bana bakıyordu. Soğuktan korunmak için şapkasını sıkı sıkı kafasına geçirdiği kalın bir palto giymiş, yine sıkı sıkı sarıp sarmaladığı bir çocuğun içinde olduğu parlak mavi bir çocuk arabasını itiyordu. Baştan ayağa yansıtıcı çizgili, parlak san termal eşofman giymiş erkek bir koşucu yanımdan geçerken beni tanımış gibi bir bakış attı.